Uzun vadede ilk veda yapılmıştı ve veda edene hatıra olsun diye iki kitap alınmış kitaplardan birinin kapağına not düşülmüş. Daha önce başına gelenler veya başına gelecekleri görürcesine düşülmüş o not. Olur da aklında bir yer edinirim beni anlar diye düşülmüş bir not.

“Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım,
İnkar etmiyorum da.
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme,
Sana en çok, en çok ben yakıştım.”

Zaman, zamansın şekilde akıp gidiyordu bekleyen, beklediğinin yaptıklarına sevgisizliğine, aldatmasına inanmakta güçlük çekiyor ama yinede içten içe sindiriyordu. Aldatmak nasıl bir histi insan seviyorum, özlüyorum derken başka birisine gönlünü nasıl açabilirdi bunu yapabilmesi için gözlerinin açık gönlünün çöplük yüzünün yırtık olması gerekmiyormuydu. Ya hep öyleydi yada bekleyen görememişti sevgisinden. Hiç bir koşul bir insanı hem seviyorum deyip hemde aldatmak için nedenler içine atamaz. Bu durumları gönlümce en iyi anlatan yazı Turgut UYAR’dan gelmiştir.

“fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? yok. peki albayım. ben de susarum o zaman. gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size:”nasıl?” kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. küçük oyunlar istemiyorum albayım.”
“kelimeler, albayım. bazı anlamlara gelmiyor.”

Bekleyen öğrendiğinde her şeyi herhangi bir gün, o gün o yerde ölmek istemiş, o an ona engel olan şey inancıymış ölememişte, ne sevilebilmiş ne ölebilmiş. Nefsiyle sevmiş, ahireti olsun diye sevmiş, aldatılmış dünyası yıkılmış yıkmakta istemiş dünyasını ama her şeye rağmen kılına zarar gelsin istemiyormuş merak ta ediyormuş içten içe şimdi ne yapar diye. Olan bitene rağmen bir sarılsam yeter her şey geçer demiş ama aldatmasaydı diye de eklemiş sonuna sarılmanın, ne sarılabilmiş yeniden nede geçmiş gitmiş olan biten. Beklenenden bir gece yarısı elimi kestim bayıldım diye bir mesaj almış içi acımış bekleyenin kendi kesse o kadar açırmış dayanamamış sormuş halini konuşmuş az, konuşma sonlarına doğru sen eskiden canını yerim, canım acıyor dediğimde demiş.  İçinden geçen sen benim artık canım değilsin benim olmamak için elinden geleni yaptın ben senin canını daha nasıl yerim demek geçmiş ama diyememiş. Eskiden ben sana daha neler derdim ama inan şuan diyemiyorum, canının yandığı kadar benim de canım yanıyor diyebilmiş sadece. Sevmek nasıl bir şeydi yada aldatmak, sevmek hala aldatıldığı bile bile Özdemir Asaf mısraları armağan etmek miydi. Gece onunla uyumak, sabah ayrı ayrı yataklarda sarmaş dolaş onunla uyanmakmıydı sevmek. Ayrılıklar, aldatmalar, imkansızlar yüzünden kaç kişi ayrı yataklarda birbirine sarılarak uyuyordur. Severken gözü kör olmak neydi peki yolda yürürken kafayı kaldırmamak mı ? Yada şehir için bir yolculukta ikili koltukta otururken yanına gelen bay/bayan ın kolu koluna değdiğinde irkilmek midir. Seven sevdiğiyle kaldı, aldatan aldattığıyla ama bir gece aldatanın başına bir Özdemir Asaf geldi ve tüm gücüyle ağladı elinden bir şey gelmedi tek gelen aldatmaktı onuda yapmıştı.

Bir aksam-üstü pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O geçen ben değildim.

Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan…
Seni gören ben değildim.

Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebebsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya..
Bunu bilen ben değildim.

Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..

Aldatan sevildiğini, sevdiğini anlayacak, ben sana ölürüm derken ki cümlenin ciddiyeti anlayacak ve o an aklına sadece Nazim Hikmet gelecek;

Özleyeceksin!

Kızıyordu, kıskanıyordu, küsüyordu, çok soru soruyordu ama;
beni seviyordu diyeceksin!

Seven seviyor, aldatan aldatıyor da sevenin aldatana en güzel hikaye sonunu Özdemir Asaf yazmıştır.

“Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.”

Uzun ve alıntı dolu bir son oldu. Herhangi Biri için Herhangi Bir Son oldu…